Gözyaşım dur düşme gelmeyecek düşünme/ Kes ağlamayı artık bak oldu bana yazık/ Karda zordur yürümek anladım gelmeyecek/ Dünya oldu bana dar neden yağdın söyle kar/ Dünya oldu bana dar bak ne yaptın bana kar

31 Ekim 2009 Cumartesi

yıllar sonra karşına çıkarsam şaşırır mısın, ilk görüşte hatırlar mısın, aşkım yıllar sonra.....

telefon hafızalarının bu kadar geniş olmadığı zamanda, en özel gelen msjları bile silmek zorunda kalırdık, hafıza darlığından.

ama durup durup okunurdu o gelen msjlar gariptirki, msj bekliyor yazısını telefonda görünce mecburen silmek gerekirdi. maziye gömülmesin diyede silmeden önce gelen tarih ve saati ile birlikte bir ajandaya yazılırdı, bakıp bakıp içlenerek okunan msjlar..

işte bende böyle silnip gitmesin msjlarım kaybolmasın diye yazmışım bi kağıda 10 kadar msjı. bugun eski kitap dergi vs lere bakarken buldum. sevinerek veya üzülerek- hüzünlenerek okudugum o msjlar beni hiç etkilemedi bugun okurken?

peki ben ne yaptımda -bu kadar cabuk- unutabildim? bilmiyorum..

ne olmuştu o zaman bana?

peki o zaman olan şey bugun de olur mu? sahi olur mu?

kara bulutlar..


dondum!

artık havalar normale döndü, kışın ortasında bahar geride kaldı.. patiklerimi ve 4-5 sene önce collezione dan aldığım ve kış aylarında neredeyse hiç sırtımdan cıkarmadığım, gözüm gibi baktığım polar hırkamıda giydim!

bu havalarda önceden yani evimiz sobalıyken bunu sanıyorum ilkokul 3 yada 4 e giderken yapıyorduk en son, sobayı yakardık, üzerinede ibirik-(güyüm yada herneyse şimdilerde sanıyorum yok o) koyardık , ibirikteki su kaynamaya ve tıss diye bir ses cıkarmaya başlardı, o ses eşliğinde çayımızı yudumlardık, ne güzel olurdu. şimdilerde malesef bunu yapamıyoruz, klimanın sesi eşlik ediyor pufff diye!





fotografıda evin çatısından çektim, yağmur yağdı yağacak!

30 Ekim 2009 Cuma

inan değişmez yerin bende aynı (mühür)

dün özel ders vermeye başladım, geometri ve mat2. dün ve bugün birer saat gittim! hiç yoktan iyidir :)
haftada 2 saat alıcak öss öğrencisi olduğu için haziran a kadar Allah nasip ederse :)
öğrencimin annesi evleninin bahçesinden çok hoş bir demek çiçek toplamış bana, bahçelerine çok iyi bakmışlar..

annem hergün gece yatmadan kızım inş rüyasında görsün diye niyetlenip yatıyomuş benim için, benim haberim yoktu tabi, bende malum içim dışım dolu ya, kimi göreceğim!!!

ama diretmiyorum eskisi kadar dedim ya hazırladım kendimi diye, ara sıra fire versemde olucak zamanla..

annem babam amcam ve yengem ctesi akşam demirciye gitmeyi düşünüyorlar bende arkadaşarımdan birini cagırayım diyorum, dagıtırız biraz..

ama gececek biliyorum,

yenildim, bunu söylemesi bile kırıyor beni!

28 Ekim 2009 Çarşamba

bizim gizli bahçemiz

her bir saniye sana dokunabilecekmişim gibi, ama her dokunmak isteyişimde ne kadar uzakta olduğunun farkına varıyorum.. Sana yaklaşmanın sıcacık tadı burada olmadığın gerçeğinin yarattığı derin acıyla bir arada...


Nermin Bezmen

Mutluluk ;)



taptaza kasımpatı...


ve




en sevdiğim yoğurtlu çilekli çikolata...

27 Ekim 2009 Salı

ülker çubuk kraker

bir yandan ülker çubuk krakerimi yiyorum bi yandanda yazıyorum şimdi bunları. çok uzun zamandır içinde bulunduğumdan - ki blunduğum durumun adını bile yazmıyorum artık dikkatleri çekerim- sıyrıldım çok şükür, en azından böyle bir karar aldım ve uygulamaya koyuldum, başarılıyımda oldukça!

denizliye gidicem demişim ama gidemedim inş haftaya ptesi..

bu arada ales sınavına çok az kaldı ama ben türkçe sorularında ne yazıkkı başarılı değilim çok sıkılıyorum çözerken napıcam bilmiyorum.. inş fazla yanlışım cıkmaz sınavda..hımm sınav demişken, o gün babam ist a gidecekti senide götüreyim dedi ama malesef sınavım var dedim, o yüzden kardeşimi götürücek nasipse..

neyse şimdilik bu kadar...

26 Ekim 2009 Pazartesi


Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...

"Ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri dönmemem için şans dile... "
Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yazıyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.
Yine senden habersiz...Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. Belki de kendimden bile habersiz...
Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen...Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar
Güzel Güleni, Sen BAL'ımdın!
Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile Sen Özel'din... Aşk Özel'di....
"Yağmurda Aşk Başkadır" diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen
ellerini severek başladım seni sevmeye...Aralık'tı... İstiklal'e hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı....
Önce aldırmadım seninle güzelleşen her şeye...Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deliler gibi özlediğimi...
Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en
baştan başladım...Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum!
Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum...Sesini
duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum...Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen...Zaten kolay olan ne vardı ki benim için;Sanki seni öldürmemle sevmem ararsında hiçbir fark yoktu....Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten "bir taneydin"!
İşte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda, sen benim her şeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum...Bu yüzden yalnızlıklarım, ağlamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyeceğin en son şeydi...
Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevgimden hiç bahsetmeseydim
Sen beni hiç sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin İçin Ölürüm Dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...
Ve Ben Şimdi Senin Hayatından Gidiyorum!
Ne zaman Aralık'ta bir yağmur yağsa, ben İstiklal'de ıslanıyor olacağım,Ne zaman bir parfümeriye girsem hala kokunu arıyor olacağım, Ne zaman bir havuz görsem, kenarında oturup seni bekliyor olacağım demiştim... Başaramadım...
Ben Kaybettim...
Sen Kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!
Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum Bal'ım...
Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen, bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...
Ve Lütfen, Aralık'ta yağmur yağdığında İstiklal'e gelme....



mehmet coşkundeniz

gidiyorum inş

Yarın denizli ye gidiyorum!

25 Ekim 2009 Pazar

'akşam vakti sardı yine hüzünler
kalbim yangın yeri
gel kurtar beni senden'

dilediğin kadar acıt canımı

sis inmiş bugün dağlara, yağmur yağıyor uzaklara belli ki. birazdan buralarada yağar, mis gibi toprak kokusu, penceremi araladım şimdiden, kokuyu içime çekmek için.. belki sen gelirsin diye almış olduğum ve kıyıpta kullanamadığım kalpli kesme şeker ile tatlandırdığım karanfil kokulu çayım elimde, sıcacık! 'Aşk İçin Ölmeli' çalıyor radyoda, karşımda resmin; nasılda güzel gülümsemişsin, cayımdanda sıcak!

24 Ekim 2009 Cumartesi

bir kere o güzel gölgeni görsem,bir kere o güzel yüzünü görsem, ağlasam, inlesem sonrada ....

hani bazen olur ya insana; uzaklaşmak gitmek ister bulunduğu yerden.. işte öyleyim şimdi, bedenim kimseyi çekemiyor, ruhum senin yanından olmak istiyor.. sadece seni koklamak, seni duymak, seni görmek, seni hissetmek istiyorum.. başka hiçbirşeye dokunmamak, senden başka!
özleminin içimi en fazla kanattığı anlardan birindeyim şimdi, yüreğim titriyor sensizlikten, ellerim bir tek ellerini istiyor!
şimdi seninle en güzel aşk filmini izlemek istiyorum, yanyana omuz omuza,
en güzel aşk şarkısında sarmaş dolaş dans etmek istiyorum.. 'sessizce kimsesizce gönderdim dudaklarımı öpme al yeter' bunu yeniden fısıldamanı istiyorum kulağıma..
aldığım hırka ısıtıyormu seni hala, hırkasız çıkma sokağa, hasta olma şimdi bakamazsın sen kendine, dikkat et olur mu? havalara belli olmuyor, bendeki havalarada!

22 Ekim 2009 Perşembe

söyle yar kim daha çok seviyor?

hayat bu!
ne zaman ne olacağı bilinmiyor?

21 Ekim 2009 Çarşamba

yüzün hep gülsün..

SEN BENİM EN KIYMETLİMSİN
SEVMEKLE BİTMEYENİMSİN...

bunu bil!!


demiştimya hep hayırlısı olsun diye, galiba en hayırlısı oldu, ben mutluyum, gerçekten çok mutluyum..

u-nu-ta-ma


boğazında düğümlenen hıçkırık olayım
unutma beni, unutama beni
gözünden damlayamayan gözyaşın olayım
unutma beni, unutama beni
gölgen gibi adım adım
her solukta benim adım
ben nasılki unutmadım
sende unutma beni, unutama beni...

bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca
unutma beni, unutama beni
ayrılığın acısını kalbinde duyunca
unutma beni, unutma beni..
sevişirken öpüşürken yapayalnız dolaşırken
unutmaya çalışırken unutama beni,unutama beni...

20 Ekim 2009 Salı

birgün umudun kırılır!



bursa-tokat caddeleri kesişimindeki evimizden bazı akşamüstleri çıkar, evimizin yakınındaki yıldız büfeden kapiçinolu brovnilerimizi, mevya suyu ve colalarımızı alır, huzur dolu o caddede yürürdük, fizik tedavin merkezinin oraya kadar,
ve oraya kaldırıma otururduk, başımızda kavak yelleri..
sen mevya suyu içerdin, tellerin vardıya!bense içimi ferahlatması için buz gibi kola..

hiçte mi canımızı sıkan birşey yoktu o zamanlar bilmiyorum, gözlerimin ta içine kadar işlemişti mutluluğumuz..-ah lamadan, -of lamadan muhabbet ederdik, hiç şikayet etmeden hayata, haba kararmaya yakın evin yolunu tutardık yine.. ama evimizin karsısındaki herkese bllandıra ballandıra anlattığımız oysaki çok az bi metrekareye sahip parkımızdada oturmadan eve gitmezdik...

ne günlerdi..
ne olduda değiştik böyle? daha çok hüzünlerimiz ağır basar oldu? kim, ne değiştridi bizi böyle?
sadece hayat demek haksızlık olur değil mi? bizdende kaynaklanıyor galiba, isteklerimizin değişmesinden bakış acımızın farklılaşmasından...

dönebilsek keşke, hep küçük kalsak, ve sdc dizimizdeki yara acıtsa canımızı...

18 Ekim 2009 Pazar

Piraye

Piraye!!

beni ağlattın, benimde -inş- oğlumun bendeki ismi hazırdı çünkü!!!

17 Ekim 2009 Cumartesi

yağmur


yağmur nasılda hızla yağıyor! radyoda slowturk.. götürmüş yine bizi uçsuz bucaksız yerlere, seninle.gel desen yağmura aldırmadan gelirdim oysa, ne gel dedin ne de git, git desen giderdim çünkü biliyorum. öylece sessizce gittin, ağzını açmadan, son kez sarılmadan..

dilek tuttum bu şarkı bize gelsin, bana ve içimdeki sana;

Yalın- bi tek sen eksiksin!!!

:) bi insanı mutlu etmek bu kadar mı kolay oluyo, kimbilir?

16 Ekim 2009 Cuma

çektiğim sigara birde sen varsın içimde!

yağmur damlalarına bulanmış mutfak camımdan bakınıyorum, karşımda üzeri kara bulutlarla örtülü Spil.. dağ inat ediyor ama bulutlar kararlı terkediyorlar onu hızla.. içime içime geliyor kara bulutlar tamda tüm hüzünlerimden sıyrılıyorum demişken..
hafiften bir rüzgar, çiseleyen yağmur, ben ve içimdeki sen!
bak şimdi güneş çıktı haber vermeden, ardından insanı heyecanladıran bi gökkuşağı, hani çocukkken yakalamaya çalıştığımız..
sende çıkıp gelir misin güneş gibi aniden, hani hiç ummadığım bi anda..güneşim olur musun sahi yeniden?

14 Ekim 2009 Çarşamba

sanki...

üzülmüyorum, ağlamıyorum.. hiç acıkmıyorum, susamıyorum; Senin yanındayken.. nefes almadan yaşıyacakmışım gibi...

12 Ekim 2009 Pazartesi

geçti, gitti şükürrr


o zor günler sola günler eskidendi geçti

o zaman aşık olduğum rüzgarlar esti geçti


bu şarkıyı ben hiç baştan sona dinlemedim dersem yalan olmaz heralde, trafiğin yoğun olduğu saatlerde radyoda çalsa bile bi şekilde direksiyon başında değiştirmişimdir yani o derece! hiç çekici gelmemişti bana..

niyeyse dinleyesim geldi, pozitif enerji verdi bana, artık dilime takıcam bu şarkıyı :) iyi olmak için, yada düzelteyim zaten iyiyim daha iyi olmak için..

sabah 5 buçukta uyuyabildim geceleri uyuyamıyorum bi pasiflara alsam iyi olucak belki iyi gelicek galiba!


neyse ben kaçtım çalışan kız moduna girim ALES çalışıcam!!!

SİLEMİYORSAN KARALA!!

mı? ha ha çok komik!

hatırlanası bir gün

hatırlar mısın?
otogarda bekletmiştim seni biraz, 5-10 dakika kadar, keşke bekletmeseymişim, seninle geçirdiğim vakitlere eklerdim..gri eteğim, siyah hırkam vardı üzerimde, senin ise koyu kahve pantalon üzerinde krem bir hırka.. sarılmıştık sımsıkı,oysaki daha 3 gün önce görüşmüştük, 3 gün önce..G.. kebapta yemeğimizi yedik, ben yiyeymemiştim, seni görünce doyuyordum çünkü herşeyi unutuyordum.. yemeğimide ellerimle sana yedirmiştim.. sonra namaz kılmak için bir cami aramıştık, bilmediğimiz o sokaklarda.. gözümemi öyle gelmişti ama en güzel camiyi bulmuştuk, sen abdestini tazeledin,her ikimizde bizim için uygun olan terlerde kıldık namazımızı, dua ettik? sahi bizim için dua etmişmiydin o zaman?camiden çıktık, sonbahardı, hava akşamları serinliyoru, sinamya gireli dedik ama hiç biride güzel değildi, vazgeçtik..sonra Han a gittik, birer türk kahvesi içtik canlı müzik eşliğinde, ilk o zaman seni mesleğinle bir hayal etmiştim çünkü nabzımı ölçmüştün.. ilk o zaman ölçmüştün..ordan ayrıldık, yine bilmediğimiz sokaklarda yürüdük, ellerimiz sımsıkı, Ayn ı Ali çıktı karşımıza sonra, birer sultan çayı içtik sonra..saat baya ilerliyordu, oysaki bir adım ötene bile gitmek istemiyordum, geçiçi ayrılılara bile tahammülüm yoktu, senin sıcaklığını kokunu, nefesini, ellerini her zaman yanımda hissetmek istiyordum..otobüse binme vakti gelmşti sanırım, ayrılma vakti, hüzün vakti.. otobüse bindim, gözyaşlarımı silmek için çantamdan mendil çıkarıcaktım ki yanıma oturuverdin, beni evime bırakıp öyle gidecektin izmire, keşke yol daha uzun olsaydı dedim kaç kez içimden... göz göze, eleleydik yol boyunca, bizim garajada yaklaşıyorduk, daha bi sıkı tuttuk ellerimizi..evet bu kez gerçekten ayrılma vakti gelmişti, bi daha ne zaman görüşürcez bakışmalrının ve sözleşmelerin ardından ayrıldık..tam msj yazmak için telefonumu elime aldım sana msj yazacaktımki, sen gönderdin.. 'canım seni çok seviyorum'.. bende bende seni çok seviyorum..


kaç 3 gün geçti aradan, kaç sonbahar? bak yine sonbahardayız, yapraklar dökülüyor.. yeni filmler giriyor vizyona, hem bu sefer izmirde gideriz sinemaya, istedigimize gireriz.. sonra yine kahve içeriz, bu sefer falda baktırırz, sevgilim ne dersin? gelir misin? gider miyiz yine?sensizlik sınırım dolmak üzere, sabrım beni terk edip gidecek yakında, senin gibi..sonbaharda baharı yaşat bana.. gel sevgilim.


şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu
hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu
sevda bahçelerinin, çiçekleri hep soldu
hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu
--gelde bu şarkı ile demlenme şimdi!
10.10.2009

bekle sen!

gideni geri ne getireblir ki?
ettiğim dualar bile getiremedi seni bana,
her gün döktüğüm gözyaşlarımı getirecekti?